İttifaklar ve adaylar konusunda çalkantı sürerken, gözler seçim sistemi aritmetiğinde. D’hondt sistemi ne vaat ediyor? Muhalefetin şansı eriyor mu? Altılı masa yine sallantıda mı? HDP kaç milletvekili çıkarır? Son günlerde çeşitli senaryolar üzerinden simülasyonlar hazırlayan, Türkiye’nin en önde gelen seçim sistemi uzmanlarından Prof Seyfettin Gürsel ile konuştuk.
Seçim yarışı iyice kızışırken seçim sistemini ve neler olacağını konuşmak gerekiyor. Seçim sisteminin simülasyonunu da yaptığınızı biliyoruz. Nasıl bir manzara bekliyor Türkiye’yi?
Önce şunu hatırlatmak lazım. 2018 seçiminden sonra Cumhur İttifakı, yani daha doğrusu Adalet Kalkınma Partisi (AKP) iktidarı seçim sisteminde önemli bir değişiklik yaptı. Bunu hatırlatmakta yarar var: Oy birleştirmesi kuralını iptal etti. Yani hâlâ ittifaklar var. Onun için pek çok benim meslektaşımın da, çevredeki dostların da bu konuda aklı karışık onu gözlemledim.
Netleştirelim. İttifaklar sadece şuna yarıyor: Baraj da yüzde 7’ye indirildi. Eğer ittifak olarak girerse seçime, ittifakın toplam oyu yüzde 7’yi geçip geçmediğine bakılacak. Bunu tabii MHP için yaptılar. MHP ittifakla seçime gireceği için onun baraj problemi yoktu. Ama kendi adıyla giriyor. Yaptıkları büyük değişiklik bu oy birleştirmesini iptal etti.
Yeni seçim sisteminde artık her koyun kendi bacağından asılacak eskiden olduğu gibi. Şunu söylemeye çalışıyorum: Her parti ne kadar oy aldıysa o kadar ona yarayacak. D’hondt sistemine göre milletvekili çıkartacak.
D’hondt formülünü biraz anlatabilir misiniz?
D’hondt formülüne artık biz çok aşinayız, ama herkes onun inceliklerini tam bilmiyor. 1969’da Süleyman Demirel getirmişti bunu. Nisbi seçim sistemlerinin en adaletsiz olanıdır. Birinci partiye hele ikinci parti ile aradaki fark açıksa daha çok milletvekili verir.
Durum böyle olunca, malum, iki tane seçim var aynı anda. Biri Cumhurbaşkanlığı, biri parlamento seçimi. Cumhurbaşkanlığı seçimi basit. İkinci tura kalsa bile ya Erdoğan kazanacak ya Kılıçdaroğlu kazanacak.
Erdoğan’ın ilk turda seçimi kazanma ihtimali sıfır, anketler bunu çok net gösteriyor.
İkinci turda ise şöyle bir kritik durum var: 14 Mayıs akşamı parlamentoda Cumhur İttifakı az bir farkla da olsa çoğunluğu sağlarsa, bu ikinci turu çok fazla etkileyebilir, Kılıçdaroğlu’nun şansını azaltabilir. Erdoğan ‘Ben Parlamento’da çoğunluğum Türkiye’nin kaosa gitmesini istemiyorsanız beni seçin’ diyecektir.
Diyelim ki, ikinci turda da olsa Kılıçdaroğlu kazandı. Bu durumda da parlamentoda oluşması muhtemel Cumhur İttifakı’nın çoğunluğu muhalefetin, daha doğrusu altılı masanın o çok kapsamlı programını uygulamasını da engelleyecektir.
Çok büyük ölçüde vaat edilenleri yerine getirmek için yeni yasalar lazım. Sen parlamentodan yasa çıkartamıyorsan nasıl olacak? Bu büyük bir sorun.
Kısacası, parlamento seçimleri asıl konuşulması gereken ve kritik nokta.
Bunu konuşalım…
Birincisi, Sol ittifak olmadan parlamentoda Millet İttifakı, tek başına çoğunluk sağlayabilir mi? Rakamlara baktım, çok zorladım: mevcut anketler Millet İttifakı’nın tek başına çoğunluğu sağlamasının imkansız olduğunu gösteriyor.
AKP, MHP’ye ihtiyaç duymadan çoğunluk elde edebilir mi peki?
Yüzde 40’ın üzerinde tek başına oy alması lazım. AKP’nin en lehine olan anketler bile yüzde onu 40’ın altında gösteriyor. O yüzden tek başına çoğunluğu kazanma ihtimalini eleyelim.
Geriye zaten bir tane durum kaldı. Ya Cumhur İttifakı çoğunluğu sağlayacak, ya da muhalefet. O da, Millet İttifakı artı Sol ittifak çoğunluğu sağlayabilir.
Bu anketlerin iki parti hakkında çok değişmezi var. Biri, MHP yüzde 7 deniyor. Bir de Sol İttifak için yüzde 11 veya 12 diyorlar.
Bunların oy dağılımlarının da seçim çevrelerinde çok değişeceği yok. Onun için ben de seçim senaryolarımda bu iki parti için bu oy oranlarını aldım.
Esas sorun, anketlerin farklılık gösterdiği yer, AKP’nin oyları. Yüzde 33 diyen de var, 37-38 diyen de var.
Cumhur İttifakı ne zaman kazanabilir çoğunluğu diye baktım. Muhalefet toplamda kazanabilir.
AKP’ye yüzde 34 dersek: CHP yüzde 26, İYİ Parti yüzde 11 ile muhalefetin parlamentoda çoğunluğu sağlama ihtimali çok yüksek. Şöyle de diyebiliriz: yüzde 34, AKP’ye yetmiyor.
Fakat bu D’Hondt sistemini az önce hatırlattım, adaletsiz bir sistemdir. Birinci parti ile ikinci parti arasındaki fark yüksekse, daha fazla milletvekili veriyor dedim.
AKP’nin oy oranını yüzde 36 yaptım, CHP’yi bir puan düşürdüm, İYİ Parti’ye dokunmadım. Bu durumda AKP, 20’ye yakın fazladan milletvekili alıyor. İbre bu sefer Cumhur İttifakı’ndan yana dönüyor.
Son bir simülasyonu daha söyleyeyim: CHP’ye yüzde 27 verdiğim zaman, İYİ Parti’ye de bir puan kaydırdığım zaman, ibre bu sefer muhalefetten yana dönüyor.
Dolayısıyla şunu söyleyebiliriz: Bugün parlamentoda kimin çoğunluğu alacağı meselesi, bıçak sırtı.
Altılı masanın 360’a ulaşma ihtimali var mı?
Onu unutun. Bunu imkansız gördüğüm için simülasyon yapmadım. Bunun için AKP’nin yüzde 31’lere düşmesi, CHP’nin yüzde 30’lara gelmesi lazım.
Memleket Partisi’ni de konuşmak lazım. Ben yüzde 7’yi geçeceğini hiç sanmıyorum. Çoğunlukla CHP’den, İYİ Parti’den alıyorsa oyları, bu da Cumhur İttifakı’na hizmet ediyor.
HDP ile TİP arasında açılan bir makas var. Orada yine baraj meselesi gündeme geliyor. Ne dersiniz?
TİP ittifakla seçime giriyor. Dolayısıyla baraj sorunları yok. Ama TİP, altı-yedi tane iddialı olduğu seçim bölgesinde aday gösterecek. 41 ilde aday göstermek zorunda. Bunun için Yeşil Sol İttifak’ın hiç şansı olmadığı illeri gösterecek.
TİP Başkanı Erkan Baş da açıkladı ve zarar vermeyeceğiz dedi. Buna katılıyorum. Adlarıyla girdiği seçim çevreleri büyük yerler. TİP ya o son vekili çıkaracak ya da çıkaramayacak. Bu, illaki çıkaramadığı durumda AKP’ye gideceği anlamına gelmiyor. Öyle dağılabilir ki oylar, AKP’ye de, CHP’ye de, İYİ Parti’ye de gidebilir. İlle de TİP zarar verecek iddiası çok doğru değil.
Büyük sorun Millet İttifakı’nın küçük partilerinin ne yapacağı. Oylar çöpe de gidebilir. Memleket Partisi yüzde 5 alıyorsa, ve bu oyların çoğunluğunu CHP ve İYİ Parti’den alıyorsa, Cumhur İttifakı’na çoğunluğu bir tepside verebilir. Yüzde 7’yi geçerse de Muharrem İnce ve partisi çok önemli bir aktör olur.