Her gün iddialı tahminler yaparak sansasyon yaratmaya meraklı olan ekonomistlerden değilim. Bu tür tahminler yaparak ilgi çekmeye ve takipçilerimi artırmaya da hiç heves etmedim.
Bu yamızda da “yakında dolar patlar, iflaslar artar, borsa çöker” türünden iddialarda bulunmayacağım ama iddiali bir tahmin yapmaya cesaret edeceğim. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın siyasi amaçlı tercihi ve inadı nedeniyle derin bir çıkmaza sürüklenmiş bulunan Türkiye ekonomisinin, Cumhurbaşkanlığı seçiminin 2. turu sonrasında Erdoğan’ın görevde kalması halinde, uluslararası piyasaların ağır baskısı altında kalacağını ve Sayın Erdoğan’ın onların taleplerine boyun eğmek zorunda kalacağını tahmin ediyorum.
Dünyada yaygın ilgi uyandıran ve Batı’nın etkili yayın organlarında geniş yer bulan Türkiye’deki seçimler sonrasında Türkiye ekonomisinin uluslararası piyasaların ağır baskısı altında kalacağı sürekli olarak vurgulanıyor.
Financial Times (FT) gazetesinin dünkü sayısında, Moody’s in şu değerlendirmesine yer verilmiş: “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın görevde kalması halinde, Türkiye’de halen uygulanmakta olan sürdürülemez nitelikteki heterodoks politikaların süreceği beklentisi artacak ve bunun çok yüksek enflasyona ve döviz kuru üzerindeki baskının artmasına yol açması kaçınılmaz olacaktır.” FT, son iki yılda ABD Doları karşısında %60 değer kaybeden Türk lirasının buna karşın halen de aşırı değerli olduğunu belirtiyor.
Buyrun size Sayın Erdoğan’ın seçimin ikinci turunda meydanlarda iftiharla kullanabileceği bir dış uyarı daha. Türkiye’nin ekonomi yönetimindeki benzersiz başarısını kıskanan dış güçlerin yeni bir saldırısı ve onlara karşı dimdik ayakta duran Sayın Erdoğan.
Erdoğan bu tür uyarıları kullanarak seçilme şansını artırabilir belki ama Sayın Erdoğan’ın 2017’den itibaren inatla izlediği “ne pahasına olursa hızlı büyüme” politikası sayesinde bugün gelinen noktada Türkiye ekonomisinde ortaya çıkan tablo çok boyutlu bir iflası sergiliyor.
– Bu yılın ilk çeyreğindeki bütçe açığı. 382.5 milyar lirayı bulmuş. Geçen yıla göre 20 kat artan açığın seçimdeki başarıya katkıda bulunduğu ama sündürülemez olduğu meydanda.
– Cari açıkta da rekorlar kırmaya devam ediyoruz ve bu açığı finanse etmekte fena halde zorlanıyoruz.
– Kur korumalı mevduat sayesinde ağır bedel karşılığında 20.00 TL’nin altnda tutulan Dolar kurunun ciddi tehdit altında olduğu bir sır değil.
– Günlük müdahalelerle yürütülen sistemin sürdürülemez olduğunu herkes biliyor ve dış dünya da bunun sinyallerini veriyor.
– Tek hedefi seçim kazanmak olan bu uygulamaların uluslararası finans dünyasının “buraya kadar” dediği noktadan sonra devam etmesi olanaksız.
Türkiye’de iktidarı değiştirmek amacıyla yola çıkan Millet İttifakı’nın ekonomi kurmaylarının göreve gelmeleri halinde çok sorunlu bir tabloyla karşı karşıya geleceklerini düşünerek buna hazırlık yaptığını biliyorum. Piyasaların gözünde hiç kredisi olmayan Erdoğan’ın devre dışı kalması ise görevi devralacak olanların işini kolaylaştırabilir.
Sayın Erdoğan’ın görevde kalması halinde de, ekonomiyi düze çıkartmak için uluslararası piyasalarla diyalog kurarak onların kabul edeceği bir programı uygulamaktan başka şansı yoktur. Bunun siyasi bir faturası mutlaka olacaktır ama yeni seçim kazanmış bir Erdoğan için bunu kabul etmenin pekala mümkün olabileceğini düşünüyorum.
Yazının kaynağına buradan ulaşabilirsiniz.