Haziran ayında TÜFE aylık %3.92 artış ile geçen yıl hariç 1994’ten beri görülen en yüksek aylık enflasyona işaret ederken, çekirdek enflasyon da rekor kırdı. Yıllık enflasyon %38.2 ile bana göre uzun bir süre için dip noktasını görürken, bundan sonra yönü yukarı olacak.
Niye mi? Hemen akla kur artışları geliyor, ama aşağıda anlattığım gibi onunla sınırlı değil enflasyonu hızla yukarı itecek birçok unsur var.
Aslında önümüzdeki dönemde enflasyonun seyri açısından, son dönemde başta petrol, doğal gaz ve gıda fiyatları olmak üzere küresel çapta emtia fiyatlarının düşüşünü sürdürmesi aşağı yönlü bir faktör olarak etkisini korumakta.
CRB Tüm Emtialar Endeksi’nin dolar bazında son bir yıllık değişiminin %7 gerileme ile düşüş yönünde devam etmesi dış kaynaklı enflasyonist baskıların etkisinin belirgin azalması anlamına geliyor.
Buna karşılık, döviz kurlarında seçim sonrasında gözlenen değer kaybının %30’u aşması ve kur sepeti yıllık artışının %60 civarına yükselmesi, çekirdek ve manşet enflasyon üzerindeki kurlardan fiyatlara geçiş etkisinin tekrar ön plana çıkacağını göstermekte.
Geçmiş çalışmalar kur artışı etkisinin 3-6 ay gibi kısa sürede fiyatlara %40-50 oranında yansıdığını göstermişti. Buna ek olarak, iç talebin üçüncü çeyrek başında da gücünü koruması her ne kadar üretici fiyatları artışında da yıllık %40.4 seviyesine gerileme olsa da, halen görece yüksek olan bu maliyet artışının tüketiciye daha kolay yansıtılabildiğini düşündürüyor.
Para politikasında sıkılaşmanın henüz başında olmamız nedeniyle, TCMB’nin de dikkat çektiği fiyatlama davranışlarında bozulma ve hizmet enflasyonundaki katılık da devam ederken, yılın ikinci yarısı için asgari ücretin %34 artırılması sonrası memur maaşları ve özel sektör ücretlerinde ilave artışların gözlenecek olması da maliyet yönlü baskıların belirgin güçleneceğini düşündürmektedir.
Ayrıca, doğal gaz desteği nedeniyle mayıs enflasyonunda gözlenen 2.4 puanlık toplam aşağı yönlü etkinin kademeli olarak geri alınacağı da söylenebilir.
Sonuç olarak, seçimler sonrasında faizler ve kur politikasında normalleşme yolunda atılan ilk adımlara rağmen kur ve faizlerin denge noktası hakkındaki belirsizlik sürerken, TCMB’nin güdümünde olan kur politikası, makro ihtiyati düzenlemeler ve kamunun belirlediği fiyatlarda (enerji, tütün, ÖTV vb.) yeni ekonomi politikasına göre yapılacak tercihler yakından takip edilecektir.
Bu doğrultuda, yıllık TÜFE’nin dip noktasını haziranda gördüğünü düşünür ve yükselişe geçmesini beklerken, seçim öncesi %50 civarı olan yıl sonu TÜFE beklentimin üzerinde yukarı yönlü risklerin arttığını düşünüyor, bu alanlarda yakın vadede gözlenebilecek gelişmeler sonrası tahminimi güncellemeyi daha sağlıklı buluyorum.
Merkez Bankası, haziran ayı PPK toplantısında bir hafta vadeli repo faizini %15 seviyesine yükseltmişti. Karar metninde, “Enflasyon görünümünde belirgin iyileşme sağlanana kadar parasal sıkılaştırmanın gerektiği zamanda ve gerektiği ölçüde kademeli olarak güçlendirileceği” mesajı ve makro ihtiyati çerçevenin sadeleşme sürecinin etki analizleri yapılarak kademeli olacağının belirtilmesi, “rasyonele dönüş” sürecinin yavaş ve kademeli olacak şekilde planlandığını düşündürmüştü.
Haziran PPK toplantısı özetlerinde ise, Banka; enflasyonda yukarı yönlü risklere dikkat çekerek politika faizinin %15’e yükseltilmesinin sürecin ilk adımı olduğunun altını çizerken, parasal sıkılaştırmada yeni adımların atılması gereğini vurgulamıştı.
Bu doğrultuda, faiz artışlarına devam edileceğini düşünüyorum ancak artış sürecinde politika faizinin ulaşacağı zirve açısından belirsizlikler devam etmektedir. Burada daha belirgin netleşmenin 27 Temmuz’da yayınlanacak Enflasyon Raporu’nda yer alması beklenen daha gerçekçi 2023 ve 2024 TÜFE tahminleri ile olabileceğini düşünüyorum.
Mevcut enflasyon görünümü ve eğiliminin politika faizlerini eninde sonunda güncel mevduat faizleri veya gelecek enflasyon beklentileri düzeyine getirilmesini zorlayacağını düşünürken, bunun gerçekleşmemesi durumunda TL’de değer kaybı baskısının devam edeceğini öngörüyorum.
Bu analiz, Gazete Oksijen’den kısaltılarak aktarıldı. Tamamına buradan ulaşabilirsiniz.
Makalede ifade edilen görüş ve düşünceler yazar(lar)a aittir ve FTP’nin görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır.