Bugün aktaracaklarım Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın resmi verileri. Ortada, olumlu bir gösterge olsa “Maşallah” denilmesi gereken bir gidişat var. Ama bu gidişat olumlu olmak şöyle dursun, çok olumsuz olduğuna göre “Eyvah” desek yeridir!
Hazine’nin borcu haziran ayı sonunda 5.6 trilyon lirayı aştı. Gelinen düzeyden öte hazirandaki artışa odaklanmak gerekiyor.
Borç eskiden milyar milyar artardı; öyle bir hale gelindi ki bu gidişle neredeyse trilyon trilyon artacak!
Haziranda kaydedilen artış tam 882 milyar lira. Lütfen dikkat, 1 trilyon liraya yakın bir borç artışından söz ediyorum.
Bu tutarın ne kadar büyük olduğunu görmek için şöyle bir kıyaslama yapalım…
Hazine’nin toplam borcu mayıs ayı sonunda 4.7 trilyon liraydı. Cumhuriyet tarihi boyunca borç alınmış, ödenmiş ve bakiye onlarca yıl sonunda 4.7 trilyon lira olmuş. Bu tutara bir ayda 882 milyar eklendi. Yani artış oranı tam yüzde 19.
Onlarca yıl boyunca 100 liraya gelmiş olan borç stokuna, bir ayda 19 lira daha ekleme başarısı(!) göstermişiz.
Bir çarpıcı kıyaslama daha…
Hani hazirandaki artış 882 milyar lira ya… 2017 sonundaki toplam borç geçen aydaki artış kadar bile değildi. 2017 sonundaki tutar 877 milyardı.
Hazine’nin borç stokunun bir ayda böylesine rekor artış göstermesinin en temel nedeni döviz kurunda yaşanan artış…
Dövizi aylarca baskılar ve normal seyrine izin vermez de seçim sonrası baraj kapaklarını açarsanız, olacağı bu!
Hazirandaki 882 milyar liralık artışın 810.7 milyarı döviz cinsi borçlardan kaynaklandı. TL cinsi borçlardan kaynaklanan artış ise 71.3 milyar lira düzeyinde.
Haziran ayında iç borç stoku 227.5, dış borç stoku 654.4 milyar lira arttı.
Oysa biraz önce vurguladım; TL cinsi borçlardan kaynaklanan artış 71.3 milyar lira.
TL cinsi borç artışı ile iç borç artışı çok farklı ama burada bir yanlışlık yok. Çünkü iç borcun bir kısmı döviz cinsinden. Böyle olunca dövizdeki artış iç borcu da artırıyor. Bir başka gün bu konuya daha detaylı değineceğiz; ama döviz cinsinden iç borç almanın ne kadar yanlış olduğu böylece bir kez daha ortaya çıkmış oluyor.
Vatandaşı ve şirketleri döviz cinsinden borçlanmayın diye sürekli uyaracak ve hatta bir takım kısıtlamalar getireceksiniz; sonra da Hazine olarak döviz cinsinden iç borç alacak, kur arttığında da bir anda rekor bir borç büyümesiyle yüz yüze geleceksiniz. Ne şahane bir politika değil mi!
…Ve emir alır! Bundan kaçış yoktur. Çok borçlu olanın eli zayıflar, pazarlık gücü azalır.
Birey olarak düşünün. Herkesin çok anı dinlemişliği vardır; borçlu, alacaklısına görünmemek için yolunu değiştirir.
Aynı alacaklısının kapısına yeniden gitmek durumunda kaldığında bu sefer daha yüksek faize razı olmak zorundadır.
Türkiye niye giderek daha yüksek faizle borç almak durumunda kalıyor; özellikle dış borç… Acaba çok borçlu olduğumuz ve pazarlık gücümüzü yitirdiğimiz için mi!
Bu yazı Ekonomim‘den alınmıştır.
Makalede ifade edilen görüş ve düşünceler yazar(lar)a aittir ve FTP’nin görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır.