Seçim yaklaşırken İktidar, yerle yeksan ettiği ve sonra altında kaldığı gerçeklerin enkazından çıkıp belini doğrultamıyor, o çok tantanalı dev propaganda makinesini çalıştırıp önünü açamıyor.
Gücün zaafı gücüdür. 2017’den sonra geçilen tek adam düzeni, yarattığı kontrolsüz ve denetimsiz güç ile kendisini kemiren zaafa, yani bürokrasinin egemenliğine teslim oldu. Baksanıza Hükümet sözcüleri koro halinde Kızılay Başkanı’nın depremde çadır ve gıda maddesi satmasından şikayet ediyor; ama hiçbir güç o adamı görevden alamıyor. Mevcut ucube sistemin iç organlarının röntgeni bu olayda saklı. “Ben istifa edersem kaos çıkar” demişti Kızılay Başkanı; tersine görevde kaldığı için kaos çıktı. Kızılay rutin kan toplama işini artık yapamıyor.
İstisnaî veya kişisel bir olay değil bu durum. Aksadığı zaman kendi kendini düzelten, toplumdan gelen talepleri birkaç süzgeçten geçirip kamu hizmetine dönüştüren, geri beslemesi işleyen bir siyasal sistemimiz yok. Türkiye dikta rejimine geçmedi; diktatörler seçim kaybetmezler. Kerameti tek adamda saklı otokrasiyi denedi, o da işlemedi.
Otokrasi gerçeği kendi çıkarlarına göre ve ayrıcalıklarından güç alarak yeniden inşa eder. Her şeye muktedir bir güç gerçeklik üzerinde tekele de sahip olmalı. Kısa zamanda iktidar katında üretilen algı gerçeğin yerini alır. Ne gariptir ki geçim derdiyle boğuşan vatandaşlar bu algının menzili dışında kalır ve “kendi yalanına mahkûm olan” iktidar tekelinin etrafa yaydığı rahatsızlık çoğalır. Soğan tarlasına bir Ferrari’yi sokarsanız yol açtığı kontrastla ilham verici bir algı oluşturabilirsiniz; ama TOGG ile yığılan çuvalları taşımaya kalktığınız zaman mutlaka çamura saplanırsınız.
Siyasal sistem karşılaştığı sorunları algıyı değiştirerek çözmeye çalışıyor. Vatandaşın şikayet konusu ettiği bir sıkıntı ortaya çıktığı zaman, yetke sahibi haini ensesinden yakalayıp yağıp-gürlemeye başlıyor. Süt fiyatları mı arttı? Hain süt üreticileri hedefe konuyor. Bürokrasi ayağa kalkıyor, süt fiyatları sabit tutuluyor. Üretici kâr edemeyince inekleri kesime gönderiyor; bu sefer üretim düştüğü için et fiyatları artıyor. Otokrasinin gerçeklik algısı ile, hayatın gerçekliği arasındaki bu uyumsuzluk her vesile ile tekrarlanıyor.
“Bugüne kadar her söylediğime inandınız, şimdi neden inanmıyorsunuz?” diye soruyor yetke sahibi. Halbuki karşılaştığımız temel sorun üretilen algıların artık işe yaramaması değil, gerçekliğin kendisinin başka diyarlara göç etmesi. Gerçeklik siyasal sistem içinde kendine yaşama alanı bulamıyor. Devlet imkânları ile, kırmızı plakalı araçlarla seçim kampanyası yürütmek oy getirmek bir yana, muhalefete anlam ve enerji kazandırıyor.
Yukarıda ifade edilen görüş ve düşünceler yazar(lar)a aittir ve FTP’nin görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır.