Macaristan’da 2010 yılından bu yana iktidarda olan Başbakan Viktor Orban’ı devirmek için bir araya gelen altı siyasi parti, muhafazakâr bir belediye başkanını ortak aday göstermişti.
Farklı ideolojik pozisyonlardaki bu altı siyasi parti bir masa etrafında bir araya gelmiş, otoriterleşme ve yolsuzluklar nedeniyle eleştirdikleri Orban ve partisi Fidesz’e karşı bir ittifak kurmuştu.
Seçim öncesi ittifak cephesinde bir ‘zafer havası’ vardı. Muhalefet blokunun ön seçimler yoluyla ortak aday gösterdiği eski belediye başkanı Peter Marki-Zay, rakibi Orban’a karşı tecrübesizdi ancak arkasına bir rüzgar almıştıve anketlere göre de Orban’ı yenebilecek tek adaydı.
Fakat sonuç, muhalefet için bir önceki seçimlerden bile daha ağır oldu.
3 Nisan 2022’de yapılan seçimlerde, 199 sandalyeli Macaristan parlamentosunda Orban’ın partisi Fidesz 135, aşırı muhafazakar, sağcı Peter Marki-Zay’ın başını çektiği “Macaristan için Birlik” 56 milletvekili kazandı. Seçimlerde aşırı sağcı “Bizim Yurdumuz” yüzde altı ile yedi sandalye kazanırken, azınlıklar için ayrılan kontenjanı da Orban yanlısı Alman azınlığı temsilcisi kazandı.
Seçimlere katılım oranını yüzde 70 olarak gerçekleştiği ülkede aşırı sağcı, göçmen karşıtı politikalarıyla bilinen Viktor Orban bir kez daha anayasayı değiştirmek için gerekli olan üçte iki çoğunluk sınırını geçmiş oldu.
Bunun nedenlerinden biri de, 2018 seçimlerinde yüzde 20 gibi yüksek oy oranına ulaşan radikal sağ ‘Jobbik’ partisinden Orban’a karşı kurulan ittifaka yeterince destek gelmemesi.
Farklı ideolojideki partilerle bir araya gelinmesi Jobbik içinde tartışmaları beraberinde getirmiş ve bu da partide bir kopuşa neden olmuştu. İttifaka katıldığı gerekçesiyle partiden ayrılan yeni bir radikal sağ parti, yüzde 5 barajını aşarak parlamentoya girmişti.
Peki muhalefet cephesinin birleşmesi neden seçimi kazanmaya yetmedi? Muhalefet nerede hata yapmıştı? Türkiye’deki ‘altılı masa’ya mesajı var mı? Bu soruları Peter Marki-Zay’a sorduk.
Macar halkı sizi neden desteklemedi, nerede yanlış yaptınız?
Orban’ı yenmek istiyorsak Macaristan’da değiştirmemiz gereken üç şey var. Birincisi anayasa. Bu anayasa demokrasi için değil. Denge ve denetleme mekanizmaları yok. Orban’ın gücü üzerinde bir sınırlama yok. Yani geçen yıl seçimi kazanmış olsaydık bile, Orban daha sonraki bir tarihte, altı ay sonra parlamentoyu feshedip yeni bir seçimle tekrar iktidara gelecek fırsatlara sahipti. Dolayısıyla bu anayasa Orban’ın iktidarda olmasının ve kalmasının nedenlerinden biri. İkinci husus ise seçim yasası. Dünyada pek çok farklı seçim kanunu var. Orban, sadece Fidesz tarafından kabul edilen, sadece Orban’ın partisi tarafından kabul edilen bir tane (secim yasası) yarattı. Başka hiçbir parti bu seçim yasasını kabul etmedi. Bu, Fidesz’in her zaman kazanacağını garanti ediyor.
Mevcut anayasaya göre Orban’ı devirmenin imkansız olduğunu mu söylüyorsunuz?
“Teorik olarak yenmek mümkün ama artık çok düşük bir ihtimal. Tabi ki finansal açıdan büyük bir fark söz konusu. Orban, muhalefete olan para akışını neredeyse tamamen durdurdu.
Orban’ın üç büyük düşmanı Soros, Schmidt ve Norveç devletiydi. Neden Norveç devleti? Norveç hibeleri yüzünden.
Yani Orban, Norveç’ten gelen hibeleri kabul etmeyi reddetti ve bunun bağımsız sivil toplum kuruluşlarına gitmesine izin vermeye yanaşmadı. Bunlar her zaman Orban’ın düşmanlarıydı çünkü (muhalefeti) finanse edebilirlerdi.
Yani her şeyden önce para yok. Daha da önemlisi medya desteği de yok.
Orban, kamu medyasını muhalefet adayına beş dakikalık canlı yayın süresi bile vermeye yanaşmıyor ve bununla da yetinmiyor. Düşünün ki muhalefetin adayı olarak ben şahsen bir çarşamba sabahı saat 8’de sadece 5 dakika canlı yayına çıktım.
Bu 5 dakikada Orban’ın propagandasını, yalan yanlış iddialarını, muhalefete yönelik suçlamalarını açık bir tartışma ya da kendimizi özgürce ifade etme fırsatı olmadan görebiliyordunuz. Bu yüzden bu sadece kamu medyası değil aynı zamanda büyük bir medya imparatorluğuna sahipler.
Her bir bölgesel günlük gazeteyi, her birini kontrol ediyorlar. Ayrıca bilmiyorum, ülkede belki 100 radyo var. Üçü hariç hepsi doğrudan kontrol ediliyor. Dolayısıyla Macaristan’da çoğu insan için bu seçim oğullarının, kocalarının ve babalarının hayatlarıyla ilgiliydi çünkü Orban’ın propagandasına göre muhalefet, gençleri, eğitimli çocukları ve askerleri Ukrayna’daki savaşa götürecekti.
Dolayısıyla anlaşılabilir bir şekilde çoğu Macar seçim sandıklarına koşarak gitti ve Orban’a oy verdi, çünkü Ukrayna’da ölmek istemiyorlardı.
Seçim yenilgisinde payınız olduğunu düşünüyor musunuz?
Sorumluluğumu inkar etmiyorum ancak bunun adayların kişiliği veya kararlarıyla ilgili olmadığına inanıyorum. Bu mevcut yapısal sorunlar, ya da muhalefetin kampanyasındaki hatalarla ilgili de değildi. Seçim yasasında yapısal sorunlar vardı. Fidesz her zaman kendi destekçilerini, kararsızları, hatta bazı muhalefet destekçilerini bile harekete geçirebilir.
Orban çoğu zaman beni birilerinin kuklası olarak gösterdi. Kendisini ise 7 çocuklu, inançlı ve muhafazakar bir baba olarak tanıttı. Seçmenlere yalan söylüyorlar. Bu kendi başına Orban’ın çoğunluğu kazanması için yeterliydi. Ama aynı zamanda üçte iki çoğunluğa sahip oldular, bu da savaşla (Ukrayna) ilgili propagandalarından kaynaklandı.
Seçim öncesi yaptığınız en büyük hata neydi?
Kendimi suçlayabileceğim tek şey, medyada bana verilen her türlü fırsatı kullanmış olmam. Böylelikle söylediğim sözlerden bana karşı karalama kampanyaları başlattılar. Konuşmalarımdan her zaman 4 saniyelik bölümleri kestiler, aleyhimizde kullanarak bunu yaydılar. Hiçbir zaman tam bir cümleyi bile almadılar. Bizim, ikitidara gelirsek halkı ‘Ukrayna’ya göndereceğimizi’ ve ’emeklilerin maaşlarına el koyacağımızı’ söylediler. Medyada ‘hastaneleri kapatacağımızı’ yazıyorlardı. Rus gazını keseceğimizi yazdılar. Ne söylediğimin bir önemi yoktu, sadece yalan propaganda yaydılar.
Ortak aday çıkarmak için ön seçim yapmanız doğru bir strateji miydi?
Ön seçimler büyük bir başarıydı. ABD’de on yıllardır var olan ön seçim sistemi Macaristan’da hiç bu kadar büyük bir katılımla gerçekleşmemişti. Seçmenlerin yaklaşık yüzde 12’si katıldı. Düşünün ki Macaristan tarihinde ilk kez bir ön seçim yapılıyor ve seçmen nüfusunun yüzde 12’si buna katılıyor.
Kamuoyu yoklamaları üç aday arasında Orban’ı yenebilecek tek kişinin ben olduğumu gösteriyordu. Ancak bu, hakkımdaki propaganda ve medyada beni ‘Ukrayna’nın bir kuklası’ olarak göstermeden önceydi.
Türkiye bir seçime gidiyor. Orda da altı siyasi parti ortak bir aday çıkardı, ne diyorsuz?
Türkiye’nin iç politikasına çok aşina değilim. Örneğin Türkiye’deki Kürtler gibi…Bunlar Macaristan’da var olmayan konular. Ancak size otoriter rejimlerle ilgili konuşabilirim. Bir örnek vermek gerekirse, Putin’in Rusyası’nda muhalif bir figür, gazeteci ya da siyasetçi, ‘noviçok’ ile zehirlenebilir ya da güpegündüz sokak ortasında vurulabilir. Orban’ın sisteminde ise böyle bir şey yok.
Orban’ın devasa mali kaynakları ve propaganda makinesi var. Yani muhalefet liderleri balkonlardan, yatlardan vs. düşmüyor. Bu yumuşak bir sistem. Evet, tehdit ediliyorlar. Biliyorsunuz, yargı sistemi Orban’ın güçlü etkisi altında. Örneğin Macaristan’da savcılığın bağımsızlığı yok. İnsanları ikna ederek, beyinlerini yıkayarak iktidarını sürdürebildiği sürece, kaba kuvvete başvurmak zorunda kalmıyor.
Türkiye’ye bir mesajınız var mı?
Türkiye’deki durumu çok da bilmiyorum. Burada aslında daha yumuşak ama benzer bir rejimden bahsediyorum.
Kamusal söylemi belirlemek, halkı bilgilendirmek, onları harekete geçirmek, halka indirmek…
Aslında biz Macaristan’da seçim hileleriyle mücadelede çok başarılıyız. Orban’ın çok akıllıca davranarak Macaristan sınırları dışındaki neredeyse bir milyon kişiye oy hakkı verdi.
Ben de Transilvanya’da, Romanya’da, Sırbistan’da, Almanya’da, Brüksel’de ve Londra’da kampanya yürüttüm. Macaristan dışındaki seçmenlere ulaşmaya çalıştık. Ama biliyorsunuz Fidesz küçük yerleşim bölgelerinde oldukça örgütlü bir parti ve bu seçmenlere kurumsal olarak erişebiliyordu.
Bu küçük yerlerde belediye başkanları, sadece Fidesz’i desteklemeleri halinde mali yardım alıyorlar. Bu yüzden kapı kapı dolaşıyorlardı. Kapı kapı dolaşıp yanlış mesajlar, suçlamalar yayıyorlardı. Çok organize olmuşlardı”
İşte muhalefetin de benzer şekilde organize olması gerekiyor. Kapı kapı dolaşmak zorundasınız. İnsanları ikna etmek ve çok etkili bir iletişim kurmak zorundasınız.
Eğer bu durum anlaşılmazsa, mesaj yerine ulaşmayacaktır. Dolayısıyla, rejimin demokrasi olmasının onlar için neden daha iyi olacağını anlatmak için çok net bir pozisyona ihtiyaç var.
Diktatörlerin manüpilasyonlarından korkmayan sıradan insanlar özgürleşir. Ama gerçekten akıllı olmanız ve sert olmanız ve kapı kapı dolaşarak insanlara gitmeniz, sosyal medyayı kullanmanız, bu insanları muhalefetin mesajlarını paylaşmaları için organize etmeniz gerekiyor. Umarım Türkiye’de Macaristan’da olduğundan daha az yıldırma, daha az göz korkutma vardır, ve insanlar özgürlükleri için ayağa kalkarlar.
_____
Bu mülakat, Euronews arşivinden alınarak aktarıldı.