Türkiye’de seçimlerinin sonucu ilk bakışta görevdeki cumhurbaşkanına verilen desteğin azaldığı şeklinde yorumlanabilir. Yirmi yıldır iktidarda olan Recep Tayyip Erdoğan %49,5 oy oranıyla 28 Mayıs’ta ikinci tura kalıyor.
Bu bir ilk. Bazıları bunu Erdoğan’ın popülaritesinde bir erozyon olarak görebilir. Nitekim, anamuhalefet partisi CHP’ye yakınlığıyla bilinen Cumhuriyet gazetesi Pazartesi günü “Erdoğan kaybetti” manşetiyle çıktı.
Erdoğan 2014 ve 2018’de ilk turda %51,79 ve %52,59’luk oy oranlarıyla fazla bir gerilim yaşamadan seçilmişti. Dolayısıyla, düşüş oldukça göreceli.
Muhalefetin ikinci dereceden kişileri aday gönderdiği bir önceki cumhurbaşkanlığı seçimlerinin aksine Erdoğan bu kez neredeyse “Erdoğan karşıtlığı” etrafında birleşmiş bir cephenin adayı olan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’yla çekişmek zorunda kaldı.
Ekonomik krizin yıprattığı ve her zamankinden daha fazla kutuplaşmış bir Türkiye’de değişim umutlarını artıran bir kampanya ardından Kılıçdaroğlu, muhalefetin daha önce hiç yapmadığı bir şekilde oyların %45’ini toplamayı başardı.
Ancak Erdoğan hasarı sınırlamaktan fazlasını yaptı. Rakibinden 2,5 milyon daha fazla oy aldı ve ikinci turun sonucunu sükunetle öngörebiliyor.
Değişim taraftarları hala tersine inanmak isteseler bile, aradaki fark “Reis” lehine açık kalmış durumda. Türkler 28 Mayıs’ta aynı oranlarda sandığa gittiğinde Erdoğan’ın %50’ye ulaşması ve 2028’e kadar yeniden seçilebilmesi için sadece birkaç yüz bin oya daha ihtiyacı olacak.
Öte yandan Kemal Kılıçdaroğlu görünmez bir engel sınırına ulaşmış olabilir. Bu, cumhurbaşkanlığı seçiminin üçüncü adamı, MHP kökenli ve %5,1 oy alan aşırı milliyetçi aday Sinan Oğan. Ancak, onun desteği radikal milliyetçi bir dönüş pahasına sağlanacak; bu da Kılıçdaroğlu’na Kürt kesimi ve solun desteğinin çekilmesine mal olacaktır. Çünkü bu iki çizgi arasındaki büyük uçurum savunulamaz. Öte yandan Sinan Oğan’ın seçmen kitlesinin kayması, bu adayın arkasındaki sadece dörtte birine ihtiyacı olan Erdoğan’ın lehine olacaktır.
Bir başka faktör de açıkça iktidarın lehine işliyor. İslamcı-milliyetçi AKP-MHP koalisyonu, 14 Mayıs’ta yapılan genel seçimlerde muhalefetten 100 sandalye daha fazla kazanarak nispi bir çoğunluk elde etti.
Dolayısıyla ivme Erdoğan’dan yana. Ve Türk seçmenler bir istikrar dönemi arzuladıkları için ikinci turda onu desteklemeye daha da meyilli olacaklar.
Yani, mevcut cumhurbaşkanının yenilgisi pek olası görünmüyor.
Dahası, Erdoğan’ın gece geç saatlerde çıktığı Ankara’daki AKP (Adalet ve Kalkınma Partisi) genel merkezinin balkonundan bu ilk turu kutlaması gerçekten de bir zafer coşkusunun ifadesi. “Ülkemiz bir demokrasi şölenine daha imza atmıştır” dedi.
Elbette daha ilk turda %50’nin biraz üzerinde oyla kazanılacak bir zafer kesinlikle aynı etkiyi yaratmayacak; hile şüphelerini ve muhalefetin itirazlarını tetikleyecekti. Bu ucu ucuna skorla Erdoğan demokratik meşruiyetinin daha da pekiştiğini görebilir.
Kısacası, Erdoğan için 28 Mayıs’ta yeni bir taç giyme töreni kaçınılmaz görünüyor. Ertesi gün, 1453’te Konstantinopolis’in Osmanlılar tarafından ele geçirilmesinin yıldönümü: 21. yüzyıl sultanı yeni bir fethi kutlayabilir.
Bu analiz, Le Point dergisinden çevrilerek aktarıldı.