İktisatçılar, sayılarla uğraşmayı ve verilere göre yorum yapmayı severler. Bu yazımda da siyasal duruma bazı sayılar eşliğinde bakmaya çalışacağım.
Aşağıdaki tabloda Cumhurbaşkanlığı seçiminde aday olanları destekleyen siyasal partilerin üye sayıları yer alıyor.
Diğer partiler her iki adaya da desteklerini açıklamadığı için tabloya dâhil edilmedi.
Tabloya baktığımızda şunları görüyoruz:
- Erdoğan’la birlikte hareket eden siyasal partilerin üye sayısı tabloya aldığım partilerin üye sayıları toplamının yüzde 80,5’i, Kılıçdaroğlu’yla birlikte hareket eden partilerin ve onu destekleyeceğini açıklayan HDP’nin payı toplamın yüzde 19,5’i.
- 100 yıllık siyasal parti CHP’nin üye sayısı AKP’nin onda biri kadar.
- Bütün bu siyasal partiler arasında örgüt çalışmasını en üst düzeyde yapmış olan parti olarak AKP açık ara öne çıkıyor.
Bu üyelerin hepsinin üye olduğu partinin gösterdiği adayı desteklediğini öne sürmüyorum, mutlaka aralarında farklı düşünenler ve davrananlar vardır.
Ama nereden bakarsak bakalım bu fark çok önemli.
Yalnızca oy verme açısından değil, sandıkların ve verilen oyların kollanması açısından da çok önemli.
Şimdi gelelim devletten çeşitli adlar altında yardım alan, destek gören kişilerin sayısına.
Aşağıdaki tablo bu yardımları gösteriyor.
Aşağıdaki tablo da bu çerçevede devlet tarafından yapılan harcamaları gösteriyor.
Bu iki tablo bize şunu gösteriyor:
- Eldeki son veriye göre devlet, 2021 yılında 15 milyon 362 bin kişiye 785,7 milyar TL sosyal koruma yardımı yapmış.
- Bu yardımlar sağlık yardımından çeşitli maaş yardımlarına kadar yaygın bir alana yayılmış.
Bu kişilerin büyük çoğunluğu bu yardımı devletin değil hükümetin yaptığını düşünüyor ve o nedenle devlete değil hükümete şükran duyuyor.
Üye sayısının çokluğu bir siyasal parti açısından iki önemli üstünlük sağlıyor:
- Halkı daha iyi tanımak,
- Halk arasında daha iyi tanınmayı sağlamak.
Devletçe yapılan sosyal yardımların hükümet tarafından yapıldığı izlenimini yaratmak etik bir sorun olsa da, bunu bir sorun olarak görenlerin sayıca çok olduğunu sanmıyorum.
Seçim sonuçlarını değerlendiren sosyal bilimcilerin ve siyasal parti yöneticilerinin meseleye bu açılardan da bakmasında da yarar olacağını düşünüyorum.
Bu yazı Mahfi Eğilmez’in blogundan alınmıştır.